Latest Blog Post

O kadın!

Dangerutis kaçırılmıştı ve biz bunun farkına vardığımızda üç gün geçmişti.. O üç günde yaşadıklarını kendi bize anlatacaktı.. Öfkesinin geçmesini bekliyorduk.. Kurtarılmıştı.. Neyse.. Steph'e dönüyoruz..

Samba ritminin hipnotik etkisiyle kalabalığın içinde kaybolmuştum. Gülriz, Mavi, Lina ve Elina'nın nerede olduğunu bile bilmiyordum, ama o an umrumda değildi.

Bir ara dev bir davulun yanına sürüklendim. Üzerinde rengarenk tüyler olan bir adam inanılmaz bir hızla davulu çalıyor, etrafındaki insanlar da çılgınca dans ediyordu. Adam beni fark edince sırıttı ve elindeki yedek bageti bana uzattı. Ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde bageti aldım ve ben de ritme ayak uydurmaya çalıştım. Tabii ki ortaya çıkan ses tam bir kakafoniydi ama kimin umrunda? Herkes eğleniyordu.

Tamamen kendimi ritme kaptırmışken yanımda nefes kesici güzellikte bir kadın belirdi. Üzerinde kıyafet fazla cesurcaydı ve hareketleri hipnotize ediciydi. Göz göze geldiğimiz anda dudakları dudaklarıma dokundu ve elini uzattı. Dans ettikçe aramızdaki mesafe kapanıyor, tenlerimiz birbirine değiyordu. Kadının sıcak nefesi ensemde hissedilirken, samba ritimleri sanki kalbimin atışıyla senkronize oluyordu..

Daha sonra bir kaç saat ortadan kaybolduk. Dışarıdaki gürültüyü artık duymuyorduk. Sadece o ve ben.. İsmini bile hiç bir zaman bilmeyeceğim o melez ten renkli kadın..



Sonunda sersemlemiş bir halde VIP çadırına geri döndüğümde diğer grup üyelerim beni merakla bekliyordu. Yüzümdeki şaşkın ifadeyi ve hafif dağınık halimi görünce imalı imalı gülüştüler.

"Steph, sen nerelerdeydin bakalım?" diye sordu Gülriz kaşlarını kaldırarak.

Omuz silktim. "Sadece... Sao Paulo'nun atmosferine kapıldım. Birazda.."