Latest Blog Post
Geceyi Yaran Sesler 3

Arabanın arasına sıkıştırdığı anda adamın gözleri kararmıştı.
Altında bir başka yüz değil, sevdiği kadına yönelmiş olası bir tehlikenin suretini görüyordu.
Dizleriyle, omuzlarıyla, o çocuğu adeta yere mıhladı.
Her vuruşuyla birlikte göğsünde yankılanan bir tek ses vardı:
“Ona kimse dokunmayacak.”
Diğer çocuk bu sahneyi görünce panikle araya daldı.
Adamın omzuna atladı, ikisini denge kaybıyla yana savurdu.
Bir anlık boşluk —
yere düştüler, kıvılcım gibi bir çarpışma oldu,
sonra boğuşma başladı.
Ama adam artık duramazdı.
Saldırganın bileği, omzu, nefesi… hepsi adamın gücünün altında eziliyormuş gibi titredi.
Bir hamlede ters çevirdi, dizini çocuğun göğsüne bastırdı.
Sanki bütün şehir nefesini tutmuştu.
O an adamın gözleri, gecenin ışıklarını değil — karanlığın en eski hâlini çağrıştırıyordu.
Çocuğu yere yapıştırdı.
Soğuk kaldırımda bir inilti duyuldu.
Tam o anda adamın dikkati kaydı.
O ilk vurduğu genç doğrulmaya çalışıyordu.
Adam, bir fırtınanın yön değiştirişi gibi başını kaldırdı.
Gövdesi boşluğa değil, öfkeden doğan bir ivmeye dayanıyordu.
Ve tüm şiddetin ortasında bir karar verdi:
Önündeki çocuk yetmezmiş gibi, ikinciye de yönelecekti.
Çünkü adam kendi korkusunun bile önüne geçmişti.
Ve sevdiği kadının tehlike altında olabileceği ihtimali, onu insan olmaktan çıkarıp bir içgüdü makinesine dönüştürmüştü. Adamın gözlerine biber gazi sıktı biri ve bundan sonrasi cok daha garip hale geldi.
Acı adrenalin ve testesteron dolu adam yine de kaç yada öldür modunda ayaktaydı.
Bir an acı görlerine dolmuş görlerini açamaz olmuştu
Gözleri yırtılır gibi yanıyor, göz kapakları istemsizce kapanıp açılıyor, dünya bir sis tabakası hâlinde titriyordu.
Kolları sızlıyor, omuzları ağrıyordu.
Her nefesi, kavganın ağırlığını hatırlatıyordu.
Ama bütün bu acının ortasında bile, “Ona bir şey olmasın” cümlesi içinden tekrar tekrar şimşek gibi çakıyordu.
Ve suçlama…
Posted 12/2/2025, 2:00 PM